Come, come whatever you are, it dosen't matter....

Dinle, bu ney neler hikayet eder, ayrılıklardan nasıl şikayet eder...
Ney gibi hem zehir, hem panzehir; hem demsaz, hem müştak bir şeyi kim görmüştür...

20 Kasım 2011 Pazar

KAVAK ile KABAK

Bir kavak ağacının yanında bir kabak filizi boy göstermişti. Bahar ilerledikçe, kavak ağacına sarılarak yükselmeye başladı. Yağmurların ve güneşin etkisi ile büyümesini hızla sürdüren kabak bitkisi, kısa sürede kavak ağacıyşa aynı boya geldi.

Bu hızla büyümesinden gururlanan bitki, bir gün daynamayıp kavağa sordu:
"Sen kaç ayda bu duruma geldin, ağaç?"
"On yılda" dedi kavak.
Kabak çiçeklerini sallayarak güldü:
"On yılda mı?" dedi. "Ben neredeyse iki ayda seninle aynı boya geldim bak."
Kavak ise, kabağın bu sözlerine güldü:
"Doğru" dedi. "Çok doğru."
Günler günleri kovaladı ve sonbaharın ilk rüzgarları başladığında kabak önce üşümeye başladı, sonra yapraklarını düşürmeye, soğuklar arttıkça da aşağıya doğru inmeye başladı.
Bu kez biraz da kuşkuyla sordu kavağa:
"Neler oluyor bana ağaç?" dedi.
Kavak, sakin bir biçimde yanıtladı kabağı:
"Telaşlanmaya gerek yok" dedi. "Ölüyorsun."
Kabak hiçbir şey anlamadı:
"Niçin?" diye sordu.
Kavak, yine sakin sakin yanıtladı:
"Çünkü benim o yılda geldiğim yere sen iki ayda gelmeye çalıştığın için."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder